Dürüst olalım… Diş fırçalamak bazen bir çok zor geliyor, değil mi? “Of sabah sabah kim uğraşacak?” diye iç geçiriyorsun, biliyorum. Ama dur, hemen fırçanı bırakma! Çünkü diş fırçalamak, düşündüğünden çok daha epik bir kahramanlık hikayesi.
Haydi, hayal edelim:
Ağzında bir savaş var. Başrolde sen ve cesur dişlerin var. Karşında ise düşmanlar: Plak ordusu, şeker kalıntıları ve hain bakteriler! Dişlerini bir kalenin surları gibi düşün. Eğer fırçalamazsan bu surlarda çatlaklar oluşur, bakteriler kalenin içine sızar ve… vay haline! Diş perisi bile “Bu ne ya, ben istifa ediyorum!” diyebilir.
Fırçalamamak mı? Oyununu Kaybedersin!
Diyelim ki “Boş ver ya, bugün fırçalamayayım” dedin. Tamam, belki hemen bir şey olmaz. Ama bir hafta? Bir ay? İşte o zaman ağzında bir parti başlar! Bakteriler, diş taşlarıyla karaoke yapar, çürükler dans eder! Ve sen bir gün aynaya bakarsın: “şaşırırsın, bu ne?”
Unutma, dişlerin kaderi senin elinde. Onlar seni her gün temsil ediyor. Güzel bir gülüş, dünyayı değiştirebilir. Hem kim kahve içerken dişlerinde kahverengi çizgiler görmek ister ki?
Diş Fırçalamak: 2 Dakikalık Yatırım, Ömür Boyu Kar!
Günde sadece 2 dakika… Bir şarkı dinleme süresi kadar. O 2 dakika, seni dişçi koltuğunda geçireceğin 2 saatlik “acılı” bir seansdan kurtarabilir. Şimdi, şöyle düşün: O koltukta diş hekimi sana yaklaşıyor, elinde minik ama korkutucu bir alet var. “Ah keşke fırçalasaydım…” diye düşünmek istemiyorsan, sabah akşam o fırçayı al!
Fırçalamanın Yan Etkileri: Fazla Karizmatik Gülüşler
Dişlerini fırçalayınca karizmatik bir gülüş kazanırsın. Kendini bir reklam filminde gibi hissedersin. “Bu gülüş bir diş macunu reklamından fırlamış olabilir mi?” dedirtebilirsin. Kim böyle bir etkiyi istemez ki?
Diş fırçalamak küçük bir adım ama gülüşün için büyük bir devrim! Şimdi, fırçayı kap ve savaşın kazananı sen ol!
Comments